9 Mart 2012 Cuma

Latin Amerika’nın en güzel Ulusal Parkı: Torres del Paine






Trekking, seyahatlerimizin önemli bir parçası olmaya devam ediyor. Güney Amerika’nın en güzel Ulusal Parkı’na gitme nedenimiz de bu; gözlerimiz biribirinden nefis manzaralar ve doğa olayları ile şenlenecek, bedenimiz açık havada keyifli yürüyüşlerle canlanacak. Doğa ile başbaşa, özgürce hareket etmek ve özgürce düşünmek için bulunmaz fırsatlardan birini daha kullanacağız…

Torres del Paine Ulusal Parkı, Kıbrıs adasının dörtte biri büyüklüğünde. Bu geniş ve çeşitlilik gösteren coğrafyada doğal olarak dağlar, göller, akarsular, vadiler, ormanlar, buzullar, ne ararsanız var.

Kışın çok zorlu hava koşulları nedeniyle kapalı olan Torres del Paine’ye seyahatimizi planlarken bir ara kalacak yer bulamama sıkıntısı yaşadık. Aylar öncesinden rezervasyon yaptırmak gerektiğini biliyorduk ama bu kadarını tahmin etmemiştik. Sonuçta yerel bir seyahat acentası vasıtasıyla parkın tartışmasız en güzel manzaralı otelinde, Hosteria Pehoé ’de yer bulmayı başardık. Otelimiz Pehoé Gölü üzerinde bulunan mini minnacık bir ada üzerine kurulu. Karadan buraya ince uzun tahta bir köprüyle ulaşılıyor. Manzaramız ise doyulmaz güzellikte. Parkın sembollerinden Los Cuernos bütün heybetiyle karşımızda duruyor…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder