5 Şubat 2010 Cuma

Estancia Alta Vista






Patagonya'nın en güney ucuna El Calafate'ye gidiyoruz. Burada geçireceğimiz dört gün için çok heyecanlıyız; çünkü ilk kez buzul göreceğiz ve gerçek bir Estancia'da kalacağız.




Estancia, Arjantin'de genellikle çok geniş araziler üzerine kurulmuş, küçük ve büyükbaş hayvancılıkla uğraşan geleneksel çiftliklere verilen ad. Patagonya o kadar büyük ve toprakları, havası, suyu hayvancılık için o kadar elverişli ki; tamamen doğal koşullarda yetişen bu bölgedeki hayvanlardan, dünyanın en lezzetli etleri, koyunlardan ise merinos yünü elde ediliyor.


Patagonya bir dönem dünyanın en önemli yün ihracatçısı konumundaymış. Son yıllardaki teknolojik gelişmeler ve farklı malzemeden üretilen kumaşlar nedeniyle artık bu özelliğini kaybetmiş durumda. Arjantin'de yaşanan son ekonomik kriz sonrasında bölge hızla turizme yöneliyor. Büyük ölçüde hayvancılık yapılan eskinin bazı estancia'ları birer ikişer özel butik otele dönüşüyor.


Alta Vista, kalacağımız estancia'nın adı. Bizi, 50'li yıllarda ailesi İtalya'dan Arjantin'e gelip yerleşen güleryüzlü genç Maria karşıladı. Ondan önbilgileri aldık, çok beğendiğimiz odamıza yerleştik. Burası harika! İlk gün öğleden sonrayı mis gibi temiz hava eşliğinda iki saatlik hafif bir yürüyüş yapmaya ve at binmeye ayırıyoruz. Anders'in de benim de binicilik sporuyla ilgimiz yok ama, bu topraklara gelip de ata binmeden dönmek olmazdı doğrusu. Alta Vista'dan Hérnan, atla yaptığımız gezinti esnasında hem bize göz kulak oldu hem de çevreyle ilgili bilgiler verdi.


Alta Vista'da ilk kez Maté çayı denedik Anders'le. Genellikle yabancıların hoşlanmadığı ve biraz buruk yeşil çaya benzettiğimiz Maté'yi biz çok sevdik ve nasıl yapıldığını öğrendik. Dönüşte bavullarımızda gerekli malzeme ve ekipman alınmıştı bile...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder